1 Aralık 2010 Çarşamba

Latife ve Halide'ler...

Saricizmeli okumuyor mu sandınız, okuyor da bir türlü iki satır notunu düşemiyor. Önce Latife konsept kitabo, sonra yaz tatilinde mide bulantıları arasında Halide romanı ve en son Halide biyografisi.

Eskişehri yol eylerken Latife'nin konsept kitabını okumuştum. Bir daha konsept kitap okunmaya demiştim.

Şimdi Halide'yi okudum gene İpek Çalışlar'ın kaleminden.

Latife, Halide ve İpek Çalışlar ne güzel kadınlarsınız siz. Latife donanımını bir erkek uğruna heba eden bir kadın olduğu için belki, kitabın konseptliğinden değil gönlümde diğer ikisi kadar yer edinemedi.

Yaz tatili sırasında Frances Kazan'dan Halide'nin romanını okumuştum. Sırlar alemine daldım dalıyorum derken roman bitmişti. Tam da kurtuluş şavaşı zamanı ve sonrası halideyi anlatacakken. Gerçi yazar bizi şöyle uyarmış internette gezinirken gördüğüm kadarıyla :"'romanı bir Halide Edip biyografisi gibi okumamaları konusunda uyaran Kazan, 20. yüzyılın eşiğinde büyük karmaşaların yaşandığı İstanbul'u anlatmak için Halide'nin en uygun kişi olduğu görüşünde".

Neyse ki İpek Çalışlar'ın Halide biyografisi romanın hayal kırıklığını aldı götürdü. O devirde bir kadın olarak çok işlerin üstesinden geliyor Halide. Bunda babasının onun eğitimine verdiği önemin katkısı büyük. Baba eleştirileri göze alıp kızını Amerikan Lisesine gönderecek kadar öngörülü ama iki eşli olacak kadar eskilerde.

Hocası Salih Zekiye hayranlığı evliliği, 2. kadının varlığıyla Salih Zeki'den ayrılışı, ordu günleri ve onbaşılığı, Atatürk'le alıp veremedikleri, mandacı mıydı, aşık olmadan Adnan Adıvar'la evlenişi, aşk olmadan başlayan evliliğin dönüştüğü çok kıymetli arkadaşlık, kadın haklarında çaba, bunları yapabilmek için Amerika'ya okumaya gönderdiği oğullarından ayrı kalış, ünlü arkadaşları, pek bilmemesine rağmen ısrarla satranç oynayışı, sürgün yılları, milletvekilliği, kurduğu üniversite kürsüsü, sözünü sakınmaması... Benim açımdan ince ince çalışılmış çok çok doyurucu bir kitaptı.

Ortaokul yıllarımda Zeyno'nun oğlunu okumuştum. Emzirirken Kalp Ağrısı, Sinekli Bakkal, tekrar Zeyno'nun oğlu hiç fena gitmez sanırım.

doyamadım iyi bir biyografi okumaya. Rosa Lüxemburg biyografisi aldım peşi sıra. Sırada okunmayı bekliyor.

Çok işler başaran insanları çok seviyorum. Hele de kadınlarsa daha da çok;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder