8 Ağustos 2009 Cumartesi

Devlet Tiyatroları Genel Müdürüydüm

Bir ara alıp koymuşum kütüphaneme. Umut Ege'nin oyunlarını izleme, odadan çıkamama sekiz saatinde, o oynarken arada okuyuverdim.

Rahmi Dilligil, anlatmış, blog yazar gibi:) Ordan burdan şurdan.

Çocukluktan arkadaş gazeteciler, sanatçılar, bir ailede birden çok sanatçı (Enis Fosforoğlu, Rahmi Dilligil'in teyzesinin oğluymuş) hep dikkatimi çekmiştir. Geçenlerde emeklemeden oturma konumuna geçen Umut Ege'nin suratındaki iş başarmanın dayanılmaz mutluluk ifadesi (9. ayında bile) ve örnek alma konularında düşünüyorum bu vesileyle. Çocuklara başarmanın keyfi öğretiliyor mu, örnek alınacak insan budur deniyor mu?

Rahmi Bey anlatmış, bazen anlatmış ama isim vermemiş, çok merakta kaldım:))

Türk yazarlarının eserlerine ağırlık verdiğinden bahsetmiş, eline sağlık. Ne zaman ki oyun bir türk yazarın, o oyundan tad alışım bambaşka.

Mazhar Alanson'un tiyatro kökenli olduğunu da kitap sayesinde bilgi dağarcığıma eklemiş bulunmaktayım:))

Kitabın yayınevi yok, yazarın kendi yayını. Ekteki kendisine yazılan mektuplar hariç 95 sayfa.

Kış gelse de tiyatroda alsak soluğu.

5 Ağustos 2009 Çarşamba

Hayvan, Sebze, Mucize

Barbara, ilk evliliğinden olan kızı Camille, kocası Steven ve kızları Lily herşeyi kendilerinin üreteceği, ya da yakın civardan edineceği bir sene geçirmeye niyetleniyorlar ve çiftliklerine doğru yola çıkıyorlar.

Barbara diyor ki, bir besinin mutfağımıza ulaşana kadar harcanan akaryakıtın kalorisi besininkinden daha fazla, sizce burada bir yanlış yok mu?

Herşeyi mevsiminde yiyin diye bas bas bağırtılara kitap da eşlik ediyor (artık çoğu kişi hangisi hangi mevsimindir bilmiyor malesef).

Tarhana nasıl yapılır diye düşündüğüm, yeşil mercimek çorbasına taze makarna kestiğim (tamam çok orantısız oluyorlar henüz, ama başaracağım:)) bir yaş dönemindeyim. Kitap iştahımı iyice kabarttı. Domates konservesini hiç sevmem ama, öyle ballandırarak anlatmış ki yapsam mı dedim:)) İşe başlasam gelsem her akşam yemek yapsam dedirtiyor kitap insana:)) Yemek yapmayı ben de çok seviyorum. Sağlıklı yaşadığımı hissetmek beni mutlu ediyor. Buna rağmen kitaptaki kadar romantik değil mutfak yaşantısı. Neşeli günler filmini izler gibi hoş bir tad bıraktı bende. Girişimci ruhlar her zaman güç veriyor insana:)

Tatlı hikayelerin arasında gıda endüstrisinin acımasızlıklarını da anlatıyor. Yapay yetişen hayvanlar ve ürünleri, organik işindeki kandırmacalar, zirai ilaçlar...

İlaçlanmamış bir tarlada bitki kendi imkanlarıyla mücadele verir, bu da daha antioksidan bir yapıya kavuşmasını sağlar diyordu Barbara. İş saksıda domates, bahçede tavuk yetiştirerek çözülemeyecek kadar karmaşık. Yapılan organik tarım ne kadar organik? Umarım Barbara'nın çabaları hükümetlerimizin politikalarına da yansır.

Bu arada kitap elimde süründü de süründü. Bolca kitabın okunduğu eski tatiller gene olacak mı?;)

Mehtap'tan.

415 sayfa, Bilge Kültür Sanat, Mart, 2009