5 Nisan 2012 Perşembe

Devlet


Önüm arkam sağım solum içim dışım devlet kuramı oldu. Ama sanki fena bir metin çıkarmadım gibi.
Ben diyince çok ederi olmayabilir de Stanislav Andreski der ki bu kitap bir sosyoloji ve siyaset bilimi klasiği sayılmayı hak eder.

Devletin olduğu her toplumun sınıflı olduğunu vurguluyor yazar. Sonra devletin oluşumundan başlayıp ilkel fetih devleti, deniz devleti, feodal devletin gelişmesi, anayasal devletin gelişmesi, devletin geleceğinin alacağı yön başlıklarıyla ilerliyor kitap.

Benim gibi o daldan bu dala okumaları seven insanlar için tez çalışması bu açıdan da güzel. Sistemik biçimde konuya ilişkin pek çok kitap okumak zorunda kaldım. Ne çok yeni yazar, yeni kuram, yeni bilgi, yeni detay edindim. Hele ki bunlar üzerine yazmak durumunda kalınca oldukça damıttım edindiklerimi.

Alaeddin Şenel ve Yavuz Sabuncu'nun başarılı çevirilerinden bahsetmeden de geçemeyeceğim bu kitaba ilişkin yazarken.

Bir çırpıda okunamayan ama okunduğunda bir çıprıda bir kavram oluşturan bir kitap Devlet.

2 Nisan 2012 Pazartesi

Baharda Yine Geliriz

Ben Barış Bıçakçı'yı çok seviyorum diye kızların doğumgününde Yaso getirdi bana Baharda Yine Geliriz'i. Başladım, beğenmedim, bırakmayı düşündüm, bunu O'na yapma dedim.
Eğer ki ben Bıçakçı'yı bu eseriyle tanımış olsaydım bir kitabını dahi okumazdım sonrasında.
2 sayfalık öyküde anlatım yeteneği büyüleyici olsa da (kitabın beni etkileyen iki öyküsünden biri Anlamayan Kadınlar), Ulus'taki Akman Pastanesi'ni pek güzel anlatsa da (diğer etkileyen öykü de Pastane) her zaman çok iyi kıvırdığı sıradanı demleyerek anlatma becerisinin bu eserinde  yerinde yeller esiyor. Yeller dedimse elbette ki Ankara Rüzgarları. Gene Ankara hep Ankara...

Sevgili Bıçakçı böyle yazacaksan ne baharda gel ne kışta.