23 Ocak 2012 Pazartesi

Utanç

Bilim dünyası insan zihnini farklı etkeleyen 10 romanı belirlemiş.

Listede yer alan on roman şöyle:
- Johann von Goethe / Genç Werther’in Çektikleri (1787)

- Jane Austen / Aşk ve Gurur (1813)

- Nathaniel Hawthorne / Kırmızı Leke 1850

- Gustave Flaubert / Madam Bovary (1856)

- George Eliot / Middlemarch (1870)

- Leo Tolstoy / Anna Karenina (1877)

- Virginia Woolf / Bayan Dalloway (1925)

- Toni Morrison / Sevgili (1987)

- J.M. Coetzee / Utanç (1999)

- Muhsin Hamid / Gönülsüz Köktendinci (2007)
 
Bu haberi okuduğumda sanal kitap fuarından Utanç'ı çoktan sipariş etmiştim bile.
 
Daha önce Coetzee okumadığım için duyduğum utançla kesişerek başladım Utanç'ı okumaya. Yerde ararken gökte bulmuşluğum yoktur, ama yerde bulduklarımı göklere çıkardığım çok olmuştur (Murathan Mungan) sözü aklıma geldi kitabı okurken. Evet başarılı bir yazar da, göklerde olduğu kadar da değil. Hemen twitterdan takip ettiğim çok sevdiğim yazar Mehmet Eroğlu'nun da görüşünü aldım. Yaşasın sanal alem. O da yazarı İngilizce metinden okunduğunda başarılı bulduğunu ifade etti.  (Çevirmenler meselesi aklımı kurcalamaya devam ediyor, bir kitabı hangi çevirmenin çevireceğine nasıl karar veriliyor, yeni bir çevirmen bir kitabı çevirip de mi yayınevinin kapısını çalıyor? vb.).
 
Kitabın zihin açmasına gelince, kesinlikle katılıyorum. Düşünmeye sevk eden bir kitap.
Köpekler üzerinden aktardıkları, bir başka babanın kızı ile kurulan ilişki, kendi kızıyla kurulan ilişki, hangi kızın ne kadar rızası vardı aslında, kendi kabullerimiz ve bu kabuller üzerinden başka yaşamları biçimlendirme isteklerimiz, çok düşündürttü beni utanç.
 
 

Devlet Nedir?

2012 hedefim geçen senekinin iki misli kitap okumak. Bakalım başarabilecek miyim?
Okuduğum ilk kitap Cem Eroğul Devlet Nedir? Yıllar önce edinmiş beklemeye almıştım kitabı. Tez okumalarım kapsamında okudum. Yazar profesörlük tezi için sunmuş sonrada kitaplaştırmış. Devletin işlevi, toplumun ortak çıkarı, egemen sınıfı çıkarı, devletin kendi çıkarı, devletin doğası, devletin biçimleri ve devletin geleceği başlıklarında irdelemiş devletin ne olup ne olmadığını.

Vahşilik döneminde insanların yeryüzüne yayılması tamamlanmıştı. Barbarlik, üretim güçlerinde dev bir ilerleme yaratarak, insan kümelerinin nufüslarında büyük bir artışa, göreli yerleşikliğe, köklü bir işbölümüne ve gitgide artan bir servet birikimine yol açtı. En hızla biriken servet sürülerdi. Evin dışındaki üretim aletlerinin erkeklerce kullanılması sonucu, bu yeni servetlerde erkeklerin malı oldu. Bu yüzden, erkeklerin mirasını kendi soy çizgilerinde tutmak artık daha önemli hale geldi. Böylece, adım adım, ana soyundan baba soyuna geçildi ve kadınların tek erkeğe eved, sadakati esasına dayanan yeni aile biçiminin temeli atıldı (s.73).

Ah sürüler içinde sürmeli koyun devlet nedir aramaya koyulduğumda karşıma çıktın, soyadı mevzunda başım hep senle dertte;)

14 Ocak 2012 Cumartesi

Bir Düğün Gecesi

Çok az iki kere okuduğum kitap vardır. Bir Düğün Gecesi onlardan biri oldu. İlk kitap Ayselin üzerinden akarken bu romanda pek çok karakter üzerinden gene bir döneme tanıklık ediyoruz. Bu sefer romanda geçen süre ilkinden biraz daha uzun bir düğün gecesi boyunca akıyor herşey. Kitabı bitirmeme yakın Cüneyt Özdemirin soruyorum programına konuk oldu Adalet Ağaoğlu. Yaşayan yazarlarımızı daha sık görmek, yazılarını onlardan dinlemek dileğiyle 2011 de okuduğum son kitabın notlarını tamamlıyorum.

Ölmeye Yatmak

Adalet Ağaoğlu'nun Dar Zamanlar üçlemesinden ilki Ölmeye Yatmak. İkinci Bir Düğün Gecesi'ni lise çağlarımda okumuştum. Uzun emzirme dönemleri için aldım elime. Emzirmeye oturmak da diyebiliriz kitabın adına. Ayselin 1 saat 27 dakikalık hikayesinde gelgitlerle hem bir dönemim hem de Aysel'in psikolojisinin anlatıldığı bir roman. Benim gibi dönem romanlarını sevenlerdenseniz bilhassa öneririm. Aysel yıllar içinde büyür giderken ben de emzire emzire büyüttüm bu arada bebeği...