24 Kasım 2011 Perşembe

Yeni Kitaplarım

İdefix siparişim ulaştı. Biraza daha bekleyip sanal kitap fuarından alsam oldukça karlı çıkacakmışım ama Mülkten Ülkeye'ye bir an önce kavuşmak istedim.

10 Kasım 2011 Perşembe

Bizim Büyük Çaresizliğimiz - Aramızdaki En Kısa Mesafe

Ben küçük ve kaliteli şeyleri çok seviyorum. Misal bir fincan türk kahvesi. Ama iyisinden... Az şekerli, su ve kahve birbirlerine harmanlanıp türk kahvesi olmuş.
Annem kotarıyor bence en iyi bu işi.
Malzemeden kaçmıyor, kahve paketlerinin bitiş hızı inanılmaz. Çalaateş değil, usuuuul usuuul pişiyor kahve ocakta.
Az şekerli olacak ki, sunulan şeyin tadını alacaksınız, diliniz boyanmayacak.
İllaki yanına bir tane portakal reçeli, has tadı aldıktan sonra şenlendirmek isterseniz dili diye.
Dili şenlendiren insanları bir ayrı seviyorum ben. Özenli insanları... Biraz da hüzünlü insanları...
İllaki kahve içerken gelir konu dedeme, annemin babasına. Ona pişirdiği kahveler ve onun  övgüleri. Onları anmak için de çokça kahve pişirir annem. Ruhları şenlensin uzak diyarlarda diye.

Ben Barış Bıçakçı'yı annemin kahvesi gibi sevdim. Hacimleri küçük kitapların. Nesir ama değil, şiir sanki. Nasıl bir gözlem gücü, nasıl bir anlatım, nasıl bir dili şenlendirme, nasıl bir hüzün, nasıl bir özen, göz boyamadan, çalakalem değil demlene demlene.
Bıçakçı da  yazdıkça  birilerinin ruhu şenleniyor uzak diyarlarda.
Ankara'yı da ayrıca hiç bu kadar sevmemiştim. Sizli haliyle biraz kendini sevdiren şehir büyüledi beni aralardan sızışlarla.