8 Temmuz 2010 Perşembe

İlişkiler

Erhan Bener'den Oyuncu'yu okuduktan sonra, biraz daha Bener okuması yapmak istedim. İlişkiler hem de Orhan Kemal Roman ödülü almış bir kitap olmasına rağmen, Oyuncu'dan sonra iyi gitmedi. Hani en sevdiğiniz yemeği en son yiyip damağınızda onun tadı kalsın istersiniz ya. Oyuncu'nun tadını silip, kendi sıradan tadını bıraktı.

Muzaffer Bey, karısı Zehra Hanım, oğlu İhsan, yeğen ve yanlarında büyüyen Hümeyra ve arkadaş İhsan Bey'in ilişkilerini bir hastahane odasındaki birkaç gün içerisinde anlatıyor İlişkiler.

Kitabın adı İlişkiler olunca, yazarın Oyuncu'daki karakter yaratma becerisi ön verisiyle belki de çok beklenti içine girdim. Daha derinlikli ilişki analizleri bekledim. Bu anazlileri yakaladığımda genelde oburca okuyorum. Heveslenmem bundandı belki de.

Hele hele kitabın bitiş kısmı bana fazlasıyla, ilkokul temsili görüntüsü çizdi.

Gene kurgu açısından sağlam. Belki de bu sağlamlık nedeniyle daha fazla şaşırtmaca bekliyor, çok sıradan buluyorum bitişi.

Kitapla ilgili övgümse, kadın karakterler genelde siyasi görüşlerini sevgilileriyle kocalarıyla geliştirirler. Bu kitapta ise kadın, oldukça birikimli ve erkek karakterlerin siyasi gelişimlerine katkıda bulunuyor.

1984

Bir hayalgücü ustasının kitabını okudum. Uzun bir zaman diliminde. Başladım. Anne, baba varlığının tadını çıkarmak için ara verdim. Eskişehir'e gidip gelirken masmavi göğe yayılmış beyaz bulutları görmenin keyfi ve kitabın keyfi birbirine karıştı. Ve en sonunda bitirdim 1984'ü. Beğendim. Çok beğendim. Arkadaşımdan ödünç almıştım. Kütüphanemde olmalı dedim.

Orwell'in "The Last Man in Europe", ismiyle yazdığı fakat yayıncısının 1984 olarak ismini değiştirip bastığı kitap. 1949 yılında yazılan kitap, büyük birader ve düşünce polisi gibi kavramların da isim babası.

Tarih tekrar tekrar yazılarak ve dilin içi boşaltılarak, bireyler hiçleştirilmektedir (Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, neler yapmaktasınız?). Ana babasını ihbar eden çocuklar, çocuklarının casusluk yetenekleriyle gurur duyan ana babalar , sürekli kişileri izleyen, gözleyen tele ekranlar, hatta akıldan geçenlerin yüzdeki yansımalarını inceleyen uzmanlar, bir fincan kahveye hasret kalış (pek fena), buharlaşan ve sanki hiç yaşamamış insanlar, iki kere ikinin büyük birader isterse beş edebilmesi...Tüm bunlar olurken hiç uyanmayan proleterya...

Sanal düşmanlar yaratılıyor. Okyanusya, Avrasya ve Doğu Asya ile şavaşıyor. Kimi zaman biriyle kimi zaman diğeriyle. Düşman değiştikçe tüm kaynaklar da hızla değişiyor. İç düşmansa parti karşıtı Kardeşlik Örgütü.

Winston Smith, Doğruluk Bakanlığı'nda özel bir borudan, ona gelen notları eski verilerin ve bilgilerin yerine yazarak tarihi değiştirmektir. Birgün antika eşyalar satan bir dükkandan, yaprakları yumuşacık bir defter (bu yumuşacıki tertemiz defterler hangimizde yazma isteği uyandırmaz ki?) ve mürekkepli kalem alıp, tele ekrandan saklanarak günlük tutmaya başlar. Bunlar yetmez gibi Julia'ya aşık olur. Antika dükkanın üstündeki odaya kiralayıp burada buluşurlar. Tele ekrandan uzak... O'brien'ın da Kardeşlik Örgütü'nden olduğuna inanırlar. O'Brien'in verdiği kitabı okurken, tele ekransız olduğunu sandıkları odada pek çok gerçek ve düşünce polisiyle karşılaşırlar. Yakalanma sonrasında, Sevgi Bakanlığı'nda süren sorgusunda Winston'ın düşüncelerini değiştirirler. Ama duygularını değiştiremediklerini gördüklerinde, meşhur 101 nolu odaya alırlar. En büyük kabusu farelerle baş başa bırakmak üzereyken, beni değil Julia'yı parçalasınlar diyerek, düşüncelerini de teslim eder Winston.

Kitapta hoşuma giden kurgulardan biri de Yenikonuş, parti tarafından geliştirilen bir dil. Kelime haznesi ne kadar geniş olursa düşünce evreni de o kadar geniş olurdan yola çıkarak kelime sayısının azaltılması hedefleniyor yenikonuşta. İyi var ama kötü yok. İyi değil var. Mükemmel, yok çokiyi var.

Bir düşman yarat, dilin ve tarihin içini boşalt, gözle, denetle, yönlendir. Bu kitap 1949'da mı yazılmıştı?

Kitaptan:
SAVAŞ BARIŞTIR ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR BİLGİSİZLİK KUVVETTİR. yazar Okyanusya'nın Bakanlıklarında.

Bilinçleninceye dek başkaldıramayacaklar, başkaldırmazlarsa da hiçbir zaman bilinçlenemeyecekler.

Geçmişi denetleyen geleceği, şimdiyi kontrol eden geçmişi kontrol eder