10 Mart 2010 Çarşamba

Mavi Karanlık

Mavi Karanlık, bir öneri üzerine aklıma not ettiğim, sonra D&R'da yarı fiyatına satılırken aldığım kitap. Başlarda romanın sarması vakit aldı. Ama 2. yarıdaysa sürükledi gitti beni. Türkali'nin Bir Gün Tek Başınası'nı ve Güven'ini okumuştum daha önceleri. Sıralamamda 3. sırayı alır sanırım Mavi Karanlık.
Arka sayfasında yazdıklarını sunmuyor bence roman. Kişiler, aydınlar diyor Türkali. Aydınlar romandaki karakterlerse vay halimize.
"Olayların eksenini; doktora öğrencisi Nergis'in, ölümle tehdit edilen sevgilisi fizik asistanı Korhan'ı ölümden kurtarmak için Bodrum'a getirişi, orada eski sevgilisi Özgür'le karşılaşması oluşturuyor. Nergis - Korhan, Nergis - Özgür ilişkisinin çevresinde, ülkenin içinde bulunduğu durum, 'terör'ün tırmanışı, Bodrum'daki yaşayış ele alınıyor. Ölümün kol gezdiği bir dönemde her sınıftan aydının toplandığı Bodrum sığınağı şöyle çiziliyor: 'Tabaklarla, içki şişeleriyle donanmış masalardaki arkeolog, gazeteci, yazar, öğretme, doktor, mimar, hukukçu, radyocu, televizyoncu, büyük kentler sosyetelerinden kadınlı erkekli bilinen yüzler, türkülü, kahkahalı, gülücüklü, konuşmalı, alkol kokulu, sigara dumanlı bir ortalıkta karman çorman...' Mavi Karanlık, Korhan'la Özgür arasında bocalayan Nergis'in sevdası ekseninde; asıl, aydınlarla halk arasındaki ilişki ve çelişkinin hesaplaşmasının segilendiği bugün de güncelliğini yitirmemiş bir romandır"
Olayların ekseninin aydınlar arasındaki ilişki ve çelişkinin hesaplaşmasında sergilendiğini söylemek de oldukça güç. İlişkilere ara ara değinilmiş diyebiliriz belki. Ama bir kadın ve erkeğin ilişkisinin ve çelişkisinin hesaplaşmasında gelişen olaylar denseydi, tamam budur derdim.
Sunuş ve içerik aynı olmasa da romanı beğendiğimi ifade edebilirim. Türkali'nin dili akıcı, etkili. Bir takım bilgileri aralara serpiştirmesi fevkalade güçlü. Örneğin Hakime Hanım türküsünü yerleştirmiş bir yere, başka bir yere ahtapotun hareketlerini. Karakterler inandırıcı ve sağlam. Hikaye etkileyici. Bunlar için bile okunabilir bu roman.
Bodrum Türkülerinden söz açılmışken , bu türküyü de not etmek istedim. TRT4'de tesadüf ettiğim, sonrasında tekrar dinleyemeyip kendi kendime mırıldandığım türkü.

Karaova’ya vardım güle oynaya,
Aziz arkadaşımı güvey koymaya.
Acımadın mı Murat beni vurmaya,
Al kanlar içinde kabre koymaya.
Vurma Murat yakışmaz senin şanına,
İnsan eniştesinin kıyar mı canına.
Karaova Düğünü gece kuruldu,
Varır varmaz güveyin adı soruldu.
Pehlivanlar meydana çıktı soyundu,
O zaman Hacı Gümüş oğlu vuruldu.
Vurma Murat yakışmaz senin şanına,
İnsan eniştesinin kıyar mı canına

Eldivenler Hikayeler

Murathan Mungan'la Yüksek Topuklarla tanışmıştım. Çok başarılı bulduğum bir romandı. Gözlem gücüne hayret etmiştim. KArakterleri için aaa bu bizim X diyebiliyordum. Sonra Kadından Kentler'i okudum. Beğendim. Eldivenler Hikayeler'i de merak ediyordum. Bir arkadaşımdan ödünç aldım. Bir Eskişehir iş seyahatı sırasında hızlı trende okudum.

Bence en başarılı hikayesi Geçici Kesinlikler'di. Son hikayesi beni bambaşka bir nedenle daha sardı ki, bu bende gizli kalsın, okuyup da merak edip de bana soran olursa söylerim:P

Freud'a Ne Yaptık da Çocuklarımız Böyle Oldu?

Tekir'in bloğunda görüp edinmiştim kitabı. 2009'da okuduğum sonm kitap. Ama blogda bir türlü günleyememiştim.

Ana babalar kimiz zaman çocuklarını "korumak" ile "her şeye eyvallah" demeyi birbirine karıştırıyorlar(s. 38).

Ana babasını hiç eleştirmeyen bir çocuk onlara yapışır kalır ve büyüyemez (s.39).

Yetişkinlerin koyduğu sınırlar -küçük düşürmemek koşuluyla- çocuğu durdurur ve güven verir (s.40).

Kendi sınırlarını öğrenene kadar çocuğun sınırlanmaya ihtiyacı vardır (s.42).

Kendi hayatını ilgilendiren konularda çocuğa yalan söylemek ona kesinlikle acı verir (s.115).

İtiraz ettiği, herşeye hayır dediği dönem çocuğun gelişmesi için çok önemlidir (s.127).

Ve benim için altın kısım : Çocuğun arkadaş ana babalara değil, yol gösteren yetişkinlere ihtiyacı vardır. Ancak bunun için büyüklerin kendi ergenliklerini atlatmış olmaları gerekir (s.126).

Çocukların çok erken sorumluluk üstlenmelerine izin vermek, onları yüzüsü bırakmak ile eşdeğerdir (s.128).

Okunması faydalı bir eser. Türk kültürünün dışında bir kültürden olaylar aksettirerek açıklamalarını yapıyor. Ama kültür farklı olsa da açıklamalar evrensel...