28 Mart 2012 Çarşamba

Yeni Emperyalizm

Doktora derslerim sırasında Kapitalizm ve Sömürgecilik dersinin okumalarında aldığım kitap grubunun içindeydi. O zaman kitaptan parçalar okumuş da olabilirim okumamış da (işte blog yazmanın faydaları dönüp bakabilirsin).

Harvey'in Yaratıcı yıkım (creative destruction) kavramını kullanan bir makale okurken kitap aklıma geldi ve bu sabah aldım elime. Ve de bu akşamüstü bitirmiş bulunmaktayım.

Çok anlaşılır bir dil kullanıyor yazar (kısa bir sürede bitirebilirlik buradan kaynaklı, kavramları anlamak için durup tekrar okumak düşünmek gerekmiyor), bu anlaşılır dili kullanırken de tezlerde yetersizliğe düşmüyor asla.

ABD'nin hegemon güç oluşundan günümüze geçirdiği çalkantıları, yaklaşımları, hedefleri kapitalist gelişimle izdüşürerek irdeliyor.

Kapitalizm yaratır ama asla yıkmadan yaratmaz diyor yazar ve soruyor düzgün işleyen piyasa sistemi hoşgörü yaratacaktı, neden devlet toplumuna karşı daha despot oldu diye?

Neo libealizm hakkında kavramsal bir çerçeve oluşturmak isterseniz okuyun derim.

1 Ocak 1994'te Chiapas'ta Zapatista isyanını patlak verişini ve nedenlerini de tekrar anımsamak istersem kitabın 133. sayfasına bakmam yeterli.

175 sayfa.

23 Mart 2012 Cuma

Kapitalizm, Sınıflar ve Devlet

Bir önceki tez izleme komitemde belirlenen hareket noktam devlet olunca daha önceki postta da belirttiğim üzere kütüphanemizdeki konuya ilişkin kitaplara ek siparişler verdim.
Bir tanesi de Kapitalizm, Sınıflar ve Devlet idi.
Kitap yazarın yabancı bilimsel dergilerde yazdığı yazılarının bir çevirisinden oluşuyor.
Yazar bu kitabıyla benim kafamdaki bazı sorulara yanıt verip yeni sorular oluşturmama aracılık ettiği için benim açımdan çok başarılı.
Haldun Gülalp'le tanışmış olmaktan çok mutluyum.

21 Mart 2012 Çarşamba

Her Temas İz Bırakır

NE'ye hamileliğim sırasında pazar akşamları görüp geçiyordum Behzat Ç.'yi. Doğuma yakın sardırdım. Sezon sonuna kadar. Gerçi sezon finalini izleyemedim. Yeni sezonda özetle izledim sezon finalini. Saati 10'a kaydırılınca da aramızdaki gelgitli ilişki sona erdi diziyle.

Halamız çocuklara beraber baktığımız bir iki günlük süreçte gezinirken almıştı yazarın kitaplarını. Bu aralar bolca tez okuması yaptığım için (onlar da çok yakında bu sayfada olacak) araya hafif birşeyler koymak istiyordum. Her Temas İz Bırakır'ı ödünç aldım ondan.

Çocukların ikisinin de hasta olduğu haftasonuna denk geldi. Bir o ağlar bir öteki vızlar. Biri emmek ister diğeri uyurken başımda bekle der. İşte hem onların isteklerine cevap vermek hem de bu parçalı bölüklü zamanı değerlendirmek için harika bir kitap oldu. Bir cumartesi başladım ertesi gün pazar akşamı dizi saatine bitmişti kitap.

Ben komünistim kardeşim, saklarım.* Ve vosvos falı kitaptan öğrendiklerim (yazar da kitabı yazarken öğrenmiş bunları). Bir de eavine temizliğe gelen adı Gülsün olan kapıcının eşine Gülsüm diye sesleniyor Behzat Ç. . Aynı hatayı bir kez daha tekrar edip kadın bozulunca kapıcıyla durumu paylaşıyor. Kapıcı ha Gülsüm ha Gülsün ne farkeder diye cevaplıyor. Bu sahne de çok etkiledi beni. 

İlk defa polisiye okuyorum. Anlatılan polisiye öykü benim gibi ilk kez okuyan biri için bile eh işte. Ama karakterler hele de Behzat Ç. çok yaşıyor. Diziden daha başarılı bence kitap. Ama diziyi 2 saatte izleyip paralel olarak yemek de yapabiliyorsunuz. Kitapsa bir günümü aldı.  Benim kitap zevkime göre polisiye ilgi alanımın dışında kalıyor. Emrah Serbes kitabınız çok güzel olmuş ama Barış Bıçakçı'nız(eserlerini peşisıra okumalara doyamadığım ve gene Ankara'yı anlatan yazar olduğu için onu örnek verdim) var mı durumu özetliyor.

* Reha Mağden'in ünlü bir sözü. Aranan birilerini evinde sakladigi için gözaltına alındığında polise verdiği ifade: "Ben komünistim kardeşim, saklarım!".

İletişim Yayınevine de hem tez okumalarımda Devlet ve Kapitalizme ilişkin kitapları hem de Barış Bıçakçı, Emrah Serbes gibi yeni yazarları bizlere ulaştırdığı için kocaman bir iyi ki varsın.
     

20 Mart 2012 Salı

Kalp Ağrısı





İpek Çalışlar'ın Halide Edip biyografisini okuduğumdan beri aklımda Halide Edip kitabı okumak vardı, ama sıra gelmiyordu. Yazın yazlığa götürdüğüm kitaplarım tükenince annemin kütüphanesine el attım. Daha önce yazdığım üzere önce Muz Sesleri'ni okudum, peşi sıra da Kalp Ağrısı'na başladım. Genelde NE'nin emme saatlerini süsledi. Ama sonrasında Ankara'ya dönüş vakti geldi, kitabı yazlıkta unuttum. Sonra annem gelirken kitabı beraberinde getirdi. Böylelikle kitap 2011'den 2012'ye köprü vazifesi gördü.

Azize ve Zeyno yakın iki arkadaş. Zeyno Doktor Saffet ile nişanlı. Azize'lerde Azize'nin akrabası Hasan Beyle tanışır. Olaylar şekillenir.i Hasan ve Zeyno birbirine aşık olur. Ama Azize de Hasan!a aşıktır. Azize'nin intiharı ve çok hastalanması üzerine Azize ve Hasan evlenip tedavi için Viyana'ya giderler. Viyana'da bir de Avrupa kadını Dora eklenir hikayeye. Zeyno bu şekillenme öyküsünü babasına anlatır ve roman böyle başlar. Hele Azize'nin sahneleri tam bir kalp ağrısı:)) Fazla ağdalı. Kitap bir klasik olmadığına göre döneminde değerlendirmek gerek. O dönem için muhtemelen tercih edilen tarz budur. Ama Zeyno'nun yasak sayılabilecek aşkını babasıyla paylaşabilmesi, Avrupa kadını üzerinden değerlendirmeler, evlilik ilişkisi üzerine bakış, evlilik değil kadın ve erkeğin kafalarının denkliğinin önemine vurgu bırakın dönemi günümüz için bile oldukça iddialı. Halide Edip kendi yaşantısını eserlerine yansıtmış bir yazar. Adnan Adıvar ile de bir aşk evliliği yapmıyor. Belki de kendi evliliğini bu kitapta irdelemiştir, kimbilir.

Okuma hikayeniz belli bir olgunluğa eriştiyse, Halide Edip'e özel bir merakınız yoksa, bir araştırma yapmıyorsanız ben pek yaklaşmayın derim. Kalbiniz ağrımasın...

13 Mart 2012 Salı

İdefix Sipariş - Tez İçin


Tez için bir takım okumalar yapmam gerekiyor devlet üzerine. İdefix'ten bu temalı siparişim geldi. Ben tabi biraz geriden yazabildiğim için ancak şimdi kayıt altına alabiliyorum. Sanal kitap fuarını fotograflama kapsamında kazandığım 10 liralık hediye çekimi de kullandım. Ayrı bir keyif hediye kitap okumak;)